1 Ağustos 2016 Pazartesi

70'li Yıllarda Türkiye Ekonomisi

70’li yıllarda Türkiye ekonomisi istikrarlı olmasa da belli dönemlerde Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinden hızlı büyüme kaydetmiştir. 1972 yılında %9,2’ ye çıkan büyüme hızı sanayiye verilen önemden kaynaklanıyordu. Ancak gerek alınan dış borçlar, gerekse günü kurtarmaya yönelik ekonomik politikalar ve bunların yanında Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda uygulanan ekonomik ambargolar ve petrol fiyatlarının (yaklaşık 4 kat) artması ekonominin gittikçe kötüleşmesine sebep oldu. 1974 petrol krizi ve 1978 ekonomik krizi ekonomiyi çok ciddi etkilemişti. Dış ticaret açığı 769 milyon dolardan, 2,3 milyar dolara çıkmıştır, bunun yanında bütçe açığı 303 milyon dolar olmuştur.  Kötüye giden ekonomiyi kurtarmak için alınan borçlarla borç kapatılmaya çalışılınca ekonomi içinden çıkılamaz bir hal almıştı. Günü kurtarmaya yönelik politikalar işe yaramamış, aksine ekonomiyi daha da geriye götürmüştür.
1978 yılına kadar uygulanan ekonomik politikalar borcu borçla kapatmak ve ithalat yapmaktan öteye geçmiyordu. Bunun sonunda 1978 yılında borçlar 10 milyar doları bulunca 70’lerde ki ikinci ekonomik kriz patlak verdi ve büyüme hızı belirgin bir şekilde düştü, enflasyon hızla yükselmeye başladı ve %63,9’lara vardı. Artık tüketim maddelerini bulmak zorlaştı ve sık sık duyduğumuz o uzun kuyruklar tüketim mallarını almak için oluşmaya başladı.
 Büyümenin doruk noktalara ulaştığı ama 70’lerin sonunda negatife döndüğü bir dönem 70’ler ekonomisi. Şimdide 70’lerde yapılan bazı ekonomik gelişmelere ve ekonomik verilere bir göz atalım:
Ekonomik gelişmeler;
·         İkinci(1968-1972), üçüncü(1973-1977) ve dördüncü(1979-1983)  5 yıllık kalkınma planlarını kapsayan bir dönem olmuştur.
·         1974 ve 1978 krizi meydana gelmiştir.
·         Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ekonomik ambargo uygulanmıştır.  
Ekonomik veriler;
·         Büyüme hızları: 1970(4,4);1972(9,2);1974(3,3);1976(9,0);1977(3,00);1978(1,2);1979(-0,5)
·         Enflasyon oranları: 1970(6,7);1972(18,00);1974(29,9);1975(10,1);1978(52,6);1979(63,9)
NOT: Ekonomik veriler Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı verilerinden alınmıştır.

Alperen Amil

Paranın Miktar Teorisi 2

John Stuart Mill 

“Eğer, satışa sunulan malların miktarının sabit olduğunu varsayarsak, paranın değeri, paranın miktarına ve el değiştirme sayısına bağlı olacaktır. Netice olarak, mübadeleye konu olan malların sayısı aynı kalmakla birlikte, paranın değeri, paranın tedavül hızı ile ters yönlü bir ilişkiye sahip olacaktır.” (Ekelund-Hebert, 1990: 38)

Monetaristler-Milton Friedman

"Monetarizm, enflasyonun tek ve en önemli nedeni olarak para arzındaki artışları görmekte, çözüm olarak da para arzının bir kurala bağlı olarak her yıl sabit oranda artırılmasını önermektedir."

Milton Friedman

“Paranın miktarı ile milli gelir ve fiyatlar arasında yakın ve düzenli bir ilişki mevcuttur. İstikrarlı bir fiyat düzeyi için paranın miktarı, ekonomide toplam üretimdeki büyüme oranına paralel bir şekilde artırılmalıdır.” 

Paranın Miktar Teorisi 1

Paranın Miktar Teorisi olarak adlandırılan bu teori, para arzı ile fiyatlar genel düzeyi arasındaki ilişkiyi inceler. Bu konuyla alakalı olarak  bazı görüşleri paylaşacağım;

John Locke

“Arz ve talep sabit iken fiyatlar yükselirse, nedeni doğrudan doğruya para miktarındaki değişikliktir. Ancak paranın yavaş veya hızlı el değiştirmesine göre, fiyatlar az veya çok yükselir.”

David Hume


“Ingiltere’de ki altın ve gümüşün beşte dördünü bir gemiye yüklettiklerini ve gece denize açılan geminin battığını varsayalım. Ne olacaktır? Bütün İngiltere’nin parası bir gecede beşte dört azalmış bulunacaktır. Dolaşımdaki para Henry VIII ve Edward VI zamanlarındaki miktara inecektir. Fiyatlar da aynı oranda ucuzlayacaktır. Ucuzlayan İngiliz malları, yabancı ülkelere çok daha büyük miktarlarda satılacaktır. Yabancı malları ise, iç piyasada pahalılıkları dolayısıyla alıcı bulamayacaktır. Dış satım artarken, dış alım azalacaktır. Dış ticaret, memlekete değerli maden kazandıracaktır. Altın ve gümüş girişi para stokunu eski hacmine getirince, fiyatlar da olay öncesi düzeye yeniden gelecektir...Bir gecede İngiltere’de ki para stoku beş kat artarsa, gelişme ters yönde olacaktır. İç piyasada fiyatların yükselmesi, dış alımın çoğalmasına ve dış satımın azalmasına yol açacaktır. Ülkeden altın çıkacaktır. Altın çıkışları, fiyatlar başlangıçtaki düzeyine ininceye dek sürecektir. Bir ulusun zenginliğini oluşturan, doğal kaynakları ve endüstrisidir. İngiltere, zenginliğini altın stokuna değil, sürüm pazarlarına borçludur. Uluslararası ticarette, iş bölümü yapılması ve serbest bir düzen kurulması, devlet müdahalesinden daha iyi sonuç verir.”

David Hume

“Eşya fiyatlarının yükselmesi, altın ve gümüşün çoğalmasından ileri gelen kaçınılmaz bir sonuç olmakla beraber, pahalılık derhal başlamaz. Önceleri, fiyatlarda bir değişiklik görülmez. Fiyatların yükselmesi için zaman geçmesi gereklidir. Pahalılık adım adım ilerler. Evvela bir malın, sonra bir diğerinin fiyatı zam görür. Ve sonunda bütün fiyatlar, para miktarındaki çoğalışla aynı hizaya gelir.” (Ergin, 1981: 150)




19 Haziran 2016 Pazar

Kurumsal İktisat

Kurumsal İktisat


Neoklasik okul, fiyatın oluşmasında arz, talep ve marjinal faydayı asıl faktörler olarak kabul ederken, kurumsalcılar alışkanlıkların şekillendirdiği sosyal eğilimlerin fiyatların belirlenmesinde daha etkin olduğunu savunmaktadırlar.

Kaynak: "YENİ KURUMSAL İKTİSAT OKULUNUN TEMELLERİ"   Özge KAMA
Bu sayfayı açmamda ki amaç, okuduğum kitap, makale, gazete vb. yayınlardan elde ettiğim birikimleri burada paylaşmak. Başlangıç olarak Ekonomi üzerine yapacağım paylaşımlar, daha sonra ilgi ve talebe göre Kültür-Sanat, Felsefe, Psikoloji gibi alanlarda da olacaktır.